12 Kasım 2014 Çarşamba

Fıkrasına Gülünmeyen Adam

Eki sözlükte dünyanın en hüzünlü hikayelerinden birisine rastladım.

Fıkrasına Gülünmeyen Adam

Bir başkası adına üzülmenin eşsiz örneği.. Bu kişilere zaten üzülürdüm. Ama,

Esprisine gülünmeyen adamı canlandırın bir gözünüzde; ne kadar neşeli, ne kadar heyecanlı. çocuk gibi işte. Anlatmak istiyor biran önce. Kendince çok güzel, paylaşıp daha güzel olsun istiyor aklındaki. Anlatıyor da.. Ama sadece kendi gülüyor. Bir süre daha gülüyor tek başına. Bakıyor ki eşlik eden yok, tek kalmış. Kesiliyor gülmesi. O suratın düştüğü an var ya; işte "hüzün ne demek?" diye sorsalar, ilk vereceğim örnektir, o suratın düşüş anı..

Anlaşılamamak desen değil,  Akabinde gelen "Mal mıyım?" düşüncesi değil..  Utanç..

Herkesin başına gelir, benim de gelmiştir elbet..

O adamdan fıkra beklenmemeli o dakikadan sonra.

Nerden geldim bu konuya, şuradan;
sadece hasan mezarcı değildir bu adam. pek çok örneği vardır, ki biri de benim.
8 yaşındayım, ikinci sınıfa gidiyorum. okula bir tiyatro geldi, gittik. oyundan önce bir ilizyonist gösteri yapacak dediler. çıktı adam sahneye, gayet bildiğimiz bir şekilde bastonu mendile çevirdi, şapkadan tavşan çıkardı, ateşe kapak kapattı anam bir açtı ki konfetiler çıkıyor falan filan... biz de izleyip "aaaa... vaaayy... hiii..." falan tadında şoktan şoka gark oluyoruz mal gibi. çocukluk işte. henüz "kesin ip var" gerçeğine hakim değiliz.
derken... adam şovunu bitirdi ve "fıkra anlatmak isteyen var mı?" diye sordu. ki bu normal bir şey. asıl anormal olan benim parmak kaldırmam. bir kekeme olarak -ki o zamanlar bayaa ağır kekemeydim- bir cümle kurmam için ortalama bir seminer süresi harcıyorken, fıkra anlatmak benim neyimeydi?
ilizyonist tehlikeden bihaber beni çağırdı. çıktım sahneye, başlatım anlatmaya. uzun süre başladım ama... normalde insanlar başlar ve devam eder. benim başlangıcım bile uzan amk. adam da anladı durumu ama kıyamadığı için ses çıkarmadı, sabırla bekledi. neyse, 4-5 cümlelik bir temel fıkrası anlatmam tahminen 7-8 dakika sürdü. fıkra bitti ve hiç kimse gülmedi. çünkü ben bitirdiğimde onlar başını çoktan unutmuştu.
sağolsun ilizyonist amca yalandan kahkaha atıp alkışlattı beni de büyük bir bok yemişim gibi gururla indim sahneden. sonra okulda fıkra anlatmayı yasakladılar zaten