Oha lan! Büyüdüm de devam yazısı yazıyorum. Bir öncekinin çok okunulup beğenildiğinden değil elbet. Zira bi boka da benzemiyomuş.
Ne dediğim belli değil.
Aslına bakarsan; Hiç bir zaman da olmadı.
Ama şu oldu:
İlk defa kartel dağıldığında hissetmiştim. Çocukluğumun grubuydu falan da, çok sevdiğimden, hayran olduğumdan öyle hissetmedim. Daha farklı, daha bilinçliydi. Çocukça değildi kesinlikle.
Otobüste dışarıyı izlerken olmuştu. Bir daha geri gelmeyeceklerini bildiğimden ürpermiştim.
Daha sonra da ara ara hissettim o duyguyu.
Okul biterken. İstanbul'a yerleşirken. Belki evlenirken. Yalnızlığı tek gerçeklik gibi görerek, vedalaşmayı anlamsız bulan ben; içten içe travma mı yaşıyorum ne?
Halbu ki vazo kırılırsa kırılsın. Nasıl olsa uhu ile yapıştırılır. En kötü ihtimalle yenisi alınır.
Ama yok, öyle olmuyor işte.
26 Eylül 2011 Pazartesi
22 Eylül 2011 Perşembe
eski
Aslında sevmiyorum.
Az önce farkettim de.
Böyle düşünürler gibi; hayat böyle, hayat şöyle falan diye ahkam kesmek çok saçmaymış.
"Senin haddine mi densiz" diye hayatın sillesini yemekten korkuyorum:)
Hem zaten ahkam kesmede problem yok. sakız yazısı gibi aforizma üretmek kolay iş. Doğru tespit yapınca vayanassını derler en fazla. Tespitlerde bulunursun hayatın ruhu üzerine de, sakız fabrikasında çalışmıyosan da bi yararı olmaz.
Satranç oynayasım var çok fena.
Aslında hayatı geçiniz.
Sorgulanmayan hayat, eğlenceli olmaya layıktır.
Bak nasıl aforizma? Gelecek nesillerden ricam, beni böyle hatırlayınız. Kalıcı yapınız beni. Lütfen.
Şans önemli şey. Yok yok değil. Vazgeçtim. Sürekli şansın varsa sorun yok. Hani geçen sene haberlerde gösterdikleri, ayakkabı boyacılığı yapan, milli piyango büyük ikramiyesini birkaç kere (2-3) kazanıp, pişkinlikle "karıyla kızla kumarda yedim" diyebilen adam. Mutludur di mi ya? Geçmişte yaşamıyodur en azından. Arada dönüp bakıyodur da. Ama argadaş şans adamın yüzüne bir kere gülüyosa ya gerçekten.
Bak aklıma geldi A. Şerif İzgören'in anlattığı taksili maksili bi hikaye vardı. Adam önceden zenginmiş de sonra batmış, taksi şoförlüğüne başlamış. Taksisine binen herkese aynı muhabbeti yapıyormuş ta ki, hoca bunun taksisine binene kadar. Hoca da durur mu? yapıştırmış cevabı "dikiz aynasına bakarak araba süremiyosun da, dikiz aynasından hayatına neden devam ediyorsun" diye. Tam böyle olmasa da, bir-iki yaklaşıkla buna benzer.
Alex ferguson'un da bi lafı var. bir maç içerisinde hakemler aleyhinize kararlar verir. Ama sene sonunda lehinize verilenler ve aleyhinize alınan hakem kararlarının birbirini götürdüğünü görürsünüz der.
Ahan da karma'ya bağladım yine. Eden bulur adamım da konu bu değildi ya. Aslında konu bile yoktu.
Evimi özledim. Antalya'yı. Küçükken oyun oynadığım mahalleyi.
Az önce farkettim de.
Böyle düşünürler gibi; hayat böyle, hayat şöyle falan diye ahkam kesmek çok saçmaymış.
"Senin haddine mi densiz" diye hayatın sillesini yemekten korkuyorum:)
Hem zaten ahkam kesmede problem yok. sakız yazısı gibi aforizma üretmek kolay iş. Doğru tespit yapınca vayanassını derler en fazla. Tespitlerde bulunursun hayatın ruhu üzerine de, sakız fabrikasında çalışmıyosan da bi yararı olmaz.
Satranç oynayasım var çok fena.
Aslında hayatı geçiniz.
Sorgulanmayan hayat, eğlenceli olmaya layıktır.
Bak nasıl aforizma? Gelecek nesillerden ricam, beni böyle hatırlayınız. Kalıcı yapınız beni. Lütfen.
Şans önemli şey. Yok yok değil. Vazgeçtim. Sürekli şansın varsa sorun yok. Hani geçen sene haberlerde gösterdikleri, ayakkabı boyacılığı yapan, milli piyango büyük ikramiyesini birkaç kere (2-3) kazanıp, pişkinlikle "karıyla kızla kumarda yedim" diyebilen adam. Mutludur di mi ya? Geçmişte yaşamıyodur en azından. Arada dönüp bakıyodur da. Ama argadaş şans adamın yüzüne bir kere gülüyosa ya gerçekten.
Bak aklıma geldi A. Şerif İzgören'in anlattığı taksili maksili bi hikaye vardı. Adam önceden zenginmiş de sonra batmış, taksi şoförlüğüne başlamış. Taksisine binen herkese aynı muhabbeti yapıyormuş ta ki, hoca bunun taksisine binene kadar. Hoca da durur mu? yapıştırmış cevabı "dikiz aynasına bakarak araba süremiyosun da, dikiz aynasından hayatına neden devam ediyorsun" diye. Tam böyle olmasa da, bir-iki yaklaşıkla buna benzer.
Alex ferguson'un da bi lafı var. bir maç içerisinde hakemler aleyhinize kararlar verir. Ama sene sonunda lehinize verilenler ve aleyhinize alınan hakem kararlarının birbirini götürdüğünü görürsünüz der.
Ahan da karma'ya bağladım yine. Eden bulur adamım da konu bu değildi ya. Aslında konu bile yoktu.
Evimi özledim. Antalya'yı. Küçükken oyun oynadığım mahalleyi.
16 Eylül 2011 Cuma
pıtırcık
Bir süre günlük olarak kullanmaya niyetliyim bu yerleri. Zira doğmamış çocuğa mektup yıllardır kurduğum bir özlem. E madem baba olucaz; o halde neden yazmayayım buralardan dedim.
Sevgili yavrum,
Anan sana pıtırcık diyor. bazen de pıhtış. Ama inan en çok da "sinsi piç" diyor. Zira dünyaya gelmen pek plansız yürüdü be canım. Neyse, o sizin aranızdaki mevzu, ben karışmam.
Şu sıralar gündem maddemiz cinsiyetin. pipi ile kuku arasındaki gidip gelirken aklımız, daha önce gerek benim gerekse manoş'un baktırdığı fallarda, falcı karılarının gazıyla seni erkek olarak bekliyorduk. Dum dum. ananı bilemem. ben öyle erkek diye inanıyordum. Fakat bu gün çin falı denen şeyi bilmem kaçıncı farklı kişiden yüzde 90lık başarı garantisiyle tekrar ve tekrar duymam üzerine oturduk hesapladık. Sonuç; Gız! Hadi bakalım ne varsa çinlilerde var. o yüzden bir iki ay boyunca sana kız diye bahsedicem, sonra alınma diye şimdiden söyliyeyim istedim. bi de şöyle bir şey var. şimdi eski mektuplar yıllar önce bulununca kullanılan türkçe bir garip gelir. Tahminimce sen bunu 2028 yılında falan okuyacaksın. Gülme o yüzden. hadi kal sağlıcakla. baay.
Not: Eğer erkeksen Çin'in ünlü bi meydanında göster amcalara pipini dicem, sen de gösterceksin. okeyto?
Not 2: Kızsan da tebriğe gerek yok bence. bu gün itibariyle 1 milyar nüfusu var adamların :)
Sevgili yavrum,
Anan sana pıtırcık diyor. bazen de pıhtış. Ama inan en çok da "sinsi piç" diyor. Zira dünyaya gelmen pek plansız yürüdü be canım. Neyse, o sizin aranızdaki mevzu, ben karışmam.
Şu sıralar gündem maddemiz cinsiyetin. pipi ile kuku arasındaki gidip gelirken aklımız, daha önce gerek benim gerekse manoş'un baktırdığı fallarda, falcı karılarının gazıyla seni erkek olarak bekliyorduk. Dum dum. ananı bilemem. ben öyle erkek diye inanıyordum. Fakat bu gün çin falı denen şeyi bilmem kaçıncı farklı kişiden yüzde 90lık başarı garantisiyle tekrar ve tekrar duymam üzerine oturduk hesapladık. Sonuç; Gız! Hadi bakalım ne varsa çinlilerde var. o yüzden bir iki ay boyunca sana kız diye bahsedicem, sonra alınma diye şimdiden söyliyeyim istedim. bi de şöyle bir şey var. şimdi eski mektuplar yıllar önce bulununca kullanılan türkçe bir garip gelir. Tahminimce sen bunu 2028 yılında falan okuyacaksın. Gülme o yüzden. hadi kal sağlıcakla. baay.
Not: Eğer erkeksen Çin'in ünlü bi meydanında göster amcalara pipini dicem, sen de gösterceksin. okeyto?
Not 2: Kızsan da tebriğe gerek yok bence. bu gün itibariyle 1 milyar nüfusu var adamların :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)