22 Eylül 2011 Perşembe

eski

Aslında sevmiyorum.

Az önce farkettim de.

Böyle düşünürler gibi; hayat böyle, hayat şöyle falan diye ahkam kesmek çok saçmaymış.

"Senin haddine mi densiz" diye hayatın sillesini yemekten korkuyorum:)

Hem zaten ahkam kesmede problem yok. sakız yazısı gibi aforizma üretmek kolay iş. Doğru tespit yapınca vayanassını derler en fazla. Tespitlerde bulunursun hayatın ruhu üzerine de, sakız fabrikasında çalışmıyosan da bi yararı olmaz.

Satranç oynayasım var çok fena.

Aslında hayatı geçiniz.

Sorgulanmayan hayat, eğlenceli olmaya layıktır.

Bak nasıl aforizma? Gelecek nesillerden ricam, beni böyle hatırlayınız. Kalıcı yapınız beni. Lütfen.

Şans önemli şey. Yok yok değil. Vazgeçtim. Sürekli şansın varsa sorun yok. Hani geçen sene haberlerde gösterdikleri, ayakkabı boyacılığı yapan, milli piyango büyük ikramiyesini birkaç kere (2-3) kazanıp, pişkinlikle "karıyla kızla kumarda yedim" diyebilen adam. Mutludur di mi ya? Geçmişte yaşamıyodur en azından. Arada dönüp bakıyodur da. Ama argadaş şans adamın yüzüne bir kere gülüyosa ya gerçekten.


Bak aklıma geldi A. Şerif İzgören'in anlattığı taksili maksili bi hikaye vardı. Adam önceden zenginmiş de sonra batmış, taksi şoförlüğüne başlamış. Taksisine binen herkese aynı muhabbeti yapıyormuş ta ki, hoca bunun taksisine binene kadar. Hoca da durur mu? yapıştırmış cevabı "dikiz aynasına bakarak araba süremiyosun da, dikiz aynasından hayatına neden devam ediyorsun" diye. Tam böyle olmasa da, bir-iki yaklaşıkla buna benzer.

Alex ferguson'un da bi lafı var. bir maç içerisinde hakemler aleyhinize kararlar verir. Ama sene sonunda lehinize verilenler ve aleyhinize alınan hakem kararlarının birbirini götürdüğünü görürsünüz der.

Ahan da karma'ya bağladım yine. Eden bulur adamım da konu bu değildi ya. Aslında konu bile yoktu.

Evimi özledim. Antalya'yı. Küçükken oyun oynadığım mahalleyi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder