Bir fenomen var; anadolu lisesi almancası diye. Bundan zamanında çekmiş, şimdi de hiçbir yabancı dile yakın olamamanın verdiği eziklik ile suçlu arayan benin dayanak noktası olur kendisi.
Almancayla pek problemim olmadı aslında. Bir türlü öğrenemedim mi, yoksa bir türlü öğretemediler mi? bilemiyorum sadece, o kadar. Yalnızca almanların dolayısıyla almancanın nev-i şahsına münhasırlığı hakkında fikir beyan edicem.
Hazırsak başlayalım.
Kitsch, zeitgeist ve übermensch. Bunlar Alman ırkının bizlere Volkswagen Kafer*'den sonraki en büyük armağanıdır bence. Bir sıralaması yok aslında. Almancadaki en güzel 3 kelime nedir diye sorsalar bunları sayarım sadece o kadar.
Zannedersem en bilineni Zeitgeist'tır. (tsaytgayst) Zamanın ruhu demek. Bir toplumun, bir zamana ait olan bütün dinamiklerini içeren çook derin bir mevzuu. 60'lar 70'ler 80'ler deyince aklımızda bir şekil oluşuyorsa bu zeitgeist sayesinde sanırım.
übermensch (übermenş): İdealar dünyasında yaşayan Nietzsche'nin bize armağanı. üstün-über ve insan-mensch birleşiminden oluşan, aşmış kişilik. Kimilerine göre 50 milyon insanın ölmesinin bilincindeki sebep. Kimisine göreyse bir süpermen.
Vee Kitsch (Kitçş): Rüküş anlamına gelen bir kelime. Genel olarak ise günümüzde vücut bulan halinin tanımı için şu yapılabilinir. Çirkin olan iki şeyden çirkin bir başka şey ortaya çıkarmak. Çirkinle çirkinin muazzam uyumu, abukluklar silsilesi
Son olarak,
Sen 7 yıl oku, bi bok öğreneme, sonra da gel burda artizlik yap. Pek güzel.
25 Ocak 2011 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder