21 Ocak 2011 Cuma

bilincli hafiza kaybi

Bilinçli hafıza kaybı ile ilgili bir şeyler söylemek istiyorum kaç zamandır. Başladım ama sonunu getirebilir miyim bu yazının bilmiyorum. Hadi hayırlısı.

Süper filmler, olağanüstü şekilde işlediler bu konuyu. Oldboy, Eternal Sunshine Of The Spotless Mind (Ne zormuş ismini yazmak, off)... Daha da vardır da ben bunları hatırlıyorum şimdi. Günün birinde ben de bu konuyla ilgili sinopsis oluşturmak istiyorum ama o başka konu, neyse..

Sanırım hepimizin hayatında vardır bu; hafızanın bir kısmını silmek, unutmak. Hatırladıkça Yüzümüzü kızartan, keşke hiç yaşanmamış olsaydı dediğimiz bir zaman dilimi. Kolay mı? Çok zor. Mümkün mü? Bence olası. Peki tehlikeli bir şey mi? Açıklayayım;

Madem filmlerden bahsettim, süper bir başka filmeden Fight Club'tan bir alıntı yapayım da, eksik kalmasın. Şöyle deniyordu. "Damağındaki yarayı dilinle oynamazsan, geçer. Ama dilin mutlaka oraya gider." (Tam bu olmasa da, bu minvalde bir laf var.) Entropi gereği (Bknz: Entropi) her acının geçeceğini, acının geçmese bile, bizim hissettiğimizin azalacağı için geçmiş gibi olacağını düşünüyorum. Bu salak cümleyi açayım; mesela kolumuzun en etli en butlu yerine gelecek şekilde bir toplu iğne batırdığımızı, ve onu oraya bir şekilde sabitlediğimizi varsayalım. O ilk batma anındaki acıyla bir saat sonra duyduğuz acı arasında dağlar kadar fark vardır. Ama iğnenin konumundan dolayı falan değil, entropi gereği.. Neyse, diyeceğim o ki; o en kötü An'a bile nasıl olsa alışıyoruz. Alışacağız, ama sürekli o yarayı kaşımak, o yarayı her zaman için kanatır mı? Hayır! Zihnimde cevabı bu kadar belliyken, peki neyden tereddüt ediyorum ki?

Bence bu "unutmak" işi sonu şizofreniyle biten bir süreç. Kendi kendini hasta yapmamanın en kolay yolu. Sürekli gözünün önündekini ne diye görmezden gelmeye çalışır ki insan? (off amma soru sordum.) Sanırım bunun cevabı da şu; korkuyoruz. Çünkü bir çok şeye cesaretimiz yok. Ve her şeye alışıyor insan da sadece korkularıyla başa çıkamıyor. Gerçekten de insan kendi kendinden korkmasaydı, neden zihninin en ücra yerine gömmeye çalışsın ki o An'ı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder