31 Temmuz 2008 Perşembe

Sorular, sorular, aklımdaki sorular...

Bana göre vakit geçirmenin ve bir şehri tanımanın en kolay yolu amaçsız yürümektir. Yalnız ve amaçsız yürürken zihin farklı çalışır. Amaçsızlığın verdiği rahatlık zihni tek bir şeye yönlendirir. Kendi kendine, fütursuzca, insanlığından utanırcasına sürekli sorular sormak, ve bu sorulardan yola çıkarak hayatı anlamak.
İşte İstanbul/Şişli’de amaçsız bi’buçuk saatlik yürüyüşüm sırasında not aldığım sorular.

1. Kahvelerde kullanılan lacivert saplı sarı tükenmez kalem kağıdın üzerinde neden daha iyi kayar?/15:33
2. İngiltere’de de soldan git para bulursun mu denir? /15:35
3. Gözlüksüz birisinin gözlük taktığında oluşan görüntüyle, gözlüklü birisinin gözlüklerini çıkardığında gördükleri eş değerde midir? /15:39
4. Yemek artıklarının besin piramidindeki yeri nerededir? /15:43
5. Piyangodan büyük ikramiyeyi kazanan birisi, biletindeki numaraları defalarca kontrol eder mi? /15:49
6. İstanbulda köprüden gecen bir avrupalı turist “welcome to asia” yazısını okuduğunda içi kıpır kıpır olur mu? /16:03
7. Gece bankta uyumaya kalksan, gecenin bir yarısı adamın teki gelip “kalk burası benim yerim” der mi? Uyku uyutur mu? /16:04
8. Şu sokaktan girsem Metin Oktay tesislerine çıkar mıyım?(Florya) /16:10
9. İnternet kafe bu devirde iş yapar mı? /16:12
10. Yiğidi öldürüp hakkını versem iyi halden yırtar mıyım?/16:19
11. Not aldığım bu kağıdı kaybetsem bütün yazdıklarımı hatırlar mıyım?/16:20
12. Metro süren kişiye ne denir? Bunun kadınına ne denir?/16:36
13. Zenci insan vücuduna neden siyah renkte dövme yaptırır ki?/16:49
14. Sütyen süngeri göçmüş kadınlar bu durumdan rahatsız olmuyor mu?/16:55

23 Temmuz 2008 Çarşamba

sünnet için eyyam günlükleri

Evet, sünnet güzel bir şeydir, sağlık açısından önemlidir. Ayrıca dini bir vecibedir.(yazının bundan sonrası Ahmet Çakar edasıyla okunmalıdır.) Ancak şu konularda kafam karışıyor:

1)
Dini bir çok kaynak "dövme" yaptırmaya; allahın bizi en mükemmel şekilde yarattığı, bu sebeple aslolan -zaten bize ait olmayan- vücudumuzu gereğiyle koruyup, vakti gelince de tekrar sahibine geri vermemiz gerektiği görüşüyle karşı çıkıyor.
Bu kadar mükkemmel şekilde yaratılmış bir vücuda sahip iken, sünnet derisinin de bir işlevinin olmaması ilginç di mi? Hiç mi yararı yok bunun allah aşkına? Madem bu kadar gereksiz, yararsız ve sağlıksız bir şey, niye bilmem kaç milyon yıldır onunla birlikte doğuyoruz?

2)
güya sünnetin temizlik bakımından faydası varmış. günde bir defa ve birkaç saniye sürecek olan temizleme işini yapmayıp da cinsel organın mühim bir parçasını kesip attırmakta hiçbir mantık yoktur.madem öyle tırnaklarımızı da sökelim. kir topluyor içi nasılsa.

3)
(derin bir sessizliğin ardından Ahmet Çakar modundan çıkılır..)

tabi bunların yanında sünnet olmanın o yaşta getirdiği travma olsun, cinsi birlikteliğin kısa sürmesi olsun, boya/işleve olan etkisi olsun türlü yan etkileri de mevcuttur. biliyorum..

ha bir de araştırırken gördüm; sünnet aids'ten koruyomuş. "e peki prezervatif mi ki bu?" demek istiyorum bunu düşünenlere.

son olarak, sadece bir ritüel olmasından dolayı sünneti savunanlara nanik yapasım da gelmiyor değil.

21 Temmuz 2008 Pazartesi

caretta caretta katili alles inklusive

son 7-8 yıl içerisinde karetta karetta nüfusunun %34,7 gibi önemli bir kısmının soyu tükendi, eridi bitti. bunun türlü nedenleri olabilir tabi ki. ama en önemli nedenini buradan açıklamak istiyorum. evet, bu nesil kaybının tek sebebi "her şey dahil" sisteminin varlığıdır.

turizm kan ağlıyor. sırf bu allesinkulusif sistem yüzünden. otele gelen otelden çıkmıyor ki! dışarı gideyim bi üst-baş alayım demiyor, snack bar'da bira içiyor, kafayı çekiyor. orda kafası biraz güzel oluyor, denize giriyor çıkıyor kafa resetleniyor. e tabi sarhoşluk gidince noluyor? adamın karnı acıkıyor. kolundaki saate bakıyor, gelmişse yemek saati gidiyor restorana. ye babam ye yiyor. karışan eden de yok. açık büfe, her şey dahil. yiyemediğini paket yaptırıyor, sonra evinde yiyor.

şimdi bütün bunların caretta caretta nüfusu ile ne alakası var diyebilirsiniz. normaldir. zira bu teori yüksek alkollüyken ortaya çıkmış bir teoridir.

"ne alakası var?" demeyin. şöyle ki: bu hayvan kısmı yumurtasını kuma gömdüğü vakit baba karetta "koydum çocuğu ama iyi de yoruldum" diyor. hanım hanım diyor. yumurtaları göm de şöyle bi tatil yapalım diyor. dönüyor arkasını yürüyor. zaten otelin bahçesinde bulundukları için resepsiyona ulaşmaları pek zor olmuyor.

pırıl pırıl aydınlatılmış otel bahçesinde yavru karetta embriyosu gelişiyor, gelişiyor. ve en nihayetinde yumurtadan ayrılıp gerçek dünya ile tanışma zamanı geliyor. "bizi anamız babamız elimizden tutup suya mı götürdü ulan!" diyen ana-baba karettanın sikinde olmuyor çocukların doğmuş olması.

işte dananın kuyruğunun koptuğu an. yumurtadan henüz çıkan yavru karetta aya doğru allah ne verdiyse koşturması gerekiyor. ancak ne yazık ki durum artık öyle olmuyor. otel cazip geliyor yavrucağa. her şey dahil sistem. niye çıksın ki yavru kompleksten? o da koyveriyor kendini gerisin geri, aydan daha parlak otel bahçesine doğru moon walk yaparken, plajda bu anı görmek için toplanmış çevreci güruhun gözleri doluyor.

16 Temmuz 2008 Çarşamba

bir deprem kuşu olarak göt

şu göt denilen iki taraflı kaba et parçası ne ilginç bir organdır sevgili blog. bu kadar da hassas olunmaz ki! richterin 3 ölçtüğünü bu göt denilen güzide organ 3.2 ölçüyor. vallahi pes! iyi davranmak, fazla hırpalamamak gerek..

12 Temmuz 2008 Cumartesi

Gel Beri Yar Gel Beri

Berberler her ne kadar günümüzde 'kuaför' olarak kendilerini ansalar da, nevi şahsına münhasır yapısıyla “koförlük” erkek bünyelerin hayatlarında her zaman için bir fenomen olarak kalacaktır.

Berber nedir?
Berberler aslen ikiye ayrılır. Birinci tip mesleğini sanat olarak görüp, olabildiğince az konuşur. İkinci tipin en büyük farkı ise neredeyse hiç susmamasıdır.(ağzına kıl girer mi girmez mi hiç umrunda değildir) bu iki modelin dışında ise aralarında bariz bir fark yoktur. Genelde benzer durumlarda aynı tavırları sergilerler.

Berber nasıl birisidir?
Berber dediğin alıngan insandır. Tıpkı bir sevgili gibi özen isteyen zannatkardır. Saçını başka birine kestirdiğini anlamayagörsün, anında aldatılmış kadın psikolojisine bürünür. Alınır, gücenir,trip yapar, küser.

Hisli insandır. Tıpkı sevgili gibidir, eş gibidir. Saçlarını kendin kestiğini söyleyince(bir nevi masturbasyon) kızar, gözleri dolar.

İlginç insandır. Duvarlarında bilimum erkek modelin boy boy posterlerini asar.

Takipçi insandır. Meraklıdır. Sorularıyla bir yandan bunaltırken bir yandan da dükkanın dışında ne olup bitiyor takip etmek, konuya hakim olmak ister. Bir elinde traş makinesi/makas diğer elinde de sağ/sol kulak kepçesi, gözü dükkanın camlarının gerisindedir. Dükkandaki ayna sayısının bu denli fazla olmasının nedeni de aslında budur. Zira o aynalar kusursuz bir görüş açısı sağlar.

Sürttüren insandır. Koltukların boyu ile berber insanın boyu arasında muazzam bir denge vardır. Bir şekilde değdirir her seferinde.

Uzunluk özürlüsü kimsedir ne yazık ki. Bir parmak dersin bir karış almış götürmüştür.

9 Temmuz 2008 Çarşamba

bir insanlık dramının yardımcı erkek oyuncusu olmak

bir bayram günüdür. hava oldukça soğuk, otobüslerin hareket ettiği yere de baya vardır daha. 8-9 yaşlarında bir kız çocuğusundur, yorulmuşsundur yürümekten. arada babana bakarsın. babandır ne de olsa. hayli alkol almış, yürümekte bile zorlanıyor. bari elini tutayım diye geçirirsin içinden. tam elini tutacakken, baban kaldırır elini. uzaktaki birine seslenir." abi pardon, bakar mısın bi." babanın kime seslendiğine bakarsın. genç bir abi. arabasının kapısını açıyor, ama babanın sesini duymuyor. belki de duymamazlıktan geliyor. haklı belki de diye düşünürsün. bi yandan da adımlarını hızlandıran babanı yakalamaya çalışırsın. tam babanı yakalamışken bir de bakarsın ki baban tanımadığın o abinin arabasının kapısını açmaya çalışıyor. ama kilitli arabanın kapısı. belki de o abi özellikle kilitlemiş arabasının kapısını. uzaktan izlemeye başlarsın. o abi camı açar "buyrun" der."iyi akşamla" der baban, sonra devamını getir, "abi şu yolun sonuna kadar götürür müsün bizi". o abi sessiz kalır biraz. belli ki düşünüyor, nasıl geri çevirsem diye. sonra fark edersin ki o abi sana bakıyor. göz göze gelirsin. o abi hamle yapar sonra. arka kapıyı açar önce, sonra da ön kapıyı. babanın oturmasını beklersin, sonra sen de arka koltuğa oturursun. o abi arabasını çalıştırır ve hareket eder.

baban sizi arabasına alan abiyle konuşmaya başlar. "sağ olasın be abi. şu beş yüz metre ilerde benzin istasyonu var. oraya gidicez biz." baban konuşurken yuvarlıyordur kelimeleri. alkolden diye düşünürsün. utanırsın. abi cevap verir " tamam sorun değil, yol üzeri zaten" baban tekrar konuşur,"ya kusura bakma ben çok alkol aldım". abi bir şey demez bu sefer. baban konuşmaya devam eder." sen nerelisin?". "antalyalıyım" der abi. baban devam eder: "inanmıyorum". "niye ki?" diye sorar abi. "ne bileyim. ama sosyal bir antalyalısın" diye cevaplar baban. sonra devam eder: "ben bio-enerji uzmanıyım. 3 dil biliyorum" biz hiç duymadık diye gülersin içinden. abi " aa ne güzel, hangi dilleri biliyorsunuz?" diye sorar. baban cevap verir" ingilizce, almanca, fransızca, biraz italyanca" kıkırdarsın sesini kısarak. abi " bravo vallahi. biz daha bir tanesini öğrenememişken" bir süre sessizlik olur. sonra baban sessizliği böler " ben cigara içiyorum, ama bitti şimdi. nerden bulabilirim burada?" "nerden bileyim ben!" diye çıkışır abi. baban " yanlış anlama, ben uyuyabilmek için içiyorum cigarayı" der. bir süre daha sessizlik olur. bu arada düşünürsün " cigara ne?" diye. sonra benzin istasyonunu görürsün. ben sizi burada bir yerde indireyim, benzinliğe geldik" der abi. trafik ışıklarının dibinde durur. kırmızı yanmaktadır. arabadan indikten sonra arkaya arabalar sıralanmaya başlar. babanın kapısını açarsın. baban abi'ye teşekkür etmektedir, ama abi bir yandan da sana bakmaktadır. "hadi bak yeşil yanacak şimdi" der sen babanı çekiştirirken. abi hala sana bakmaktadır. "hadi baba, hadi" diye babanı çekiştirmeye devam edersin biraz daha. sonra yeşil ışık yanar. baban abiye "teşekkürler kendine iyi bak" der. abi de sana bakarak "sen de kendine iyi bak" der. kapıyı nazikçe kapatmaya çalışırsın. araba hareket eder. babanın elinden tutarsın. yürümeye devam edersin. bi yandan da uzaklaşan arabaya bakarsın.