25 Şubat 2011 Cuma

blog ama neden

Bir süredir kafamı kurcalıyor; ben buraya yazıyorum, iyi kötü fikrimi beyan ediyorum. Elimden geldiğince kendimi, kendimce anlatmaya çalışıyorum.. Ama neden? Kimsenin okumadığını bile bile, kendi özelimi neden yayıyorum ki burdan?

Sanırım şundan; Burası bir sandık içi. Burası yıllar önce kaybedilen, artık sararan kağıtlara yazılmış mektupların bulunduğu yer. Burası çok özel, ama henüz kimse bilmiyor. Çünkü, burası bir vasiyet alanı.

Söz gidiyor yazı kalıyor da, database'ler noluyor? binary olarak ne kadar saklanır ki bytelar? 5-10 ya da 20-30 farketmez. Ne kadar kalacak burada bunlar, kaç yıl daha? Popüler sitelerin hiç kaybolmayacağı yönünde bir karine var ya, ondan dolayı güveniyorum blogger'a.

Bir hikaye anlatıcam.


Adaleti ve gücüyle nam salan Hz. Ömer işsiz bir adamı yanına çağırır ve, "sana iş veriyorum" der.

Adam ne yapacağını sorduğunda her sabah kapısına gelip "ölüm var ey Ömer, ölüm var!" demesini, kendisine ölümü hatırlatmasını ister...

Ertesi sabah adam gelip "ölüm var ey Ömer!" diye bağırınca adama bir altın öder.

Ondan sonra da bu, her sabah tekrarlanır...

Aradan aylar geçer.

Bir sabah, adam yine kapısında beklemekteyken Hz. Ömer dışarı çıkar. Fakat adamı konuşmaya başlamadan durdurur:

"Al bu bir altını ve git, bundan sonra gelmene gerek yok..."

Adam haliyle sorar;

"Neden?"

"Çünkü" der Hazreti Ömer; "bu sabah aynada sakalımda ak bir tel gördüm. ben her sabah çoğalan ak telleri gördükçe o sözü kendi kendime hatırlayacağım..."


Henüz ak düşmedi ne saçıma ne de sakalıma. Ama biliyorum ki ölüm var. Kimse hatırlatmasa da, apansız gelivereceğini de biliyorum. Yaşlanıyor muyum ne? Bilmiyorum. Yaşlanınca n'oluyo ki? Neyse ne işte. Ama şunu biliyorum ki unutucam. Her şeyi unutucam. Şu anda, yarın ya da bir hafta sonra ne yapmam gerektiğini hep hatırlıyor olucam da, gün gelicek her şeyi unutucam. Burayı unutucam mesela. Gün gelicek, bırak yazmayı okumak için bile girmeyi bırakıcam.

Sonra bir gün apansız hatırlayacağım. Ölüm gibi tıpkı. Bir anda. "Aa dur bakayım neler yazmışım zamanında" diyeceğim. Hayat izin verirse tabi, ölmez sağ kalırsak bir de. Zaten ölmüşsek de ko'götüne gitsin. Çocuğum okur belki burayı "rahmetli babam nasıl birisiydi" diye. Komik geldi şimdi.

Buraları okuyan, tanıdığım tanımadığım biri olursa da şayet bilsin ki; mantarını kapatıp denize attığım cam şişenin içinde şunlar yazıyor;

Gamsız olmak gerek biraz, hayat dediğin nedir ki?


Son not: ister misin bi hafta sonra öleyim.

gülücük

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder